Akyeniköy

Akyeniköy, bir tarafında Milet antik kenti, diğer tarafında Menderes Deltası, öbür tarafında ise Bafa Gölü'nün yer aldığı eşsiz güzellikte, hızla kentleşen bir mahallemizdir.

Bir zamanlar deniz olarak sarmaladığı kıyılara, görkemli bir ticaret merkezi olma şansını vermiş, Menderes Nehri'nin doldurduğu bu kıyılar, zaman içerisinde bereketli bir ova halini almıştır. Binlerce yıl önce güçlü Milet, üç büyük limanıyla adından söz ettirirken, bugün her bir köşe bucağa serpilmiş yerleşim birimleri Menderes Ovası'yla anılır olmuş... İşte bu yerleşmelerden birisidir Akyeniköy. 

Antik Milet kentinin yanı başında, 1927 yılında Yörük Ali Paşa, Mumcu Osman, Hacı Topal, Hacı Kerim ve Köroğlu ailelerinin yerleşik hayat geçmek için tercih ettiği bu yer, o yıllarda "Yeşilköy" ismiyle anılır olmuş. Bir rastlantı ya da temenni değildir. Yeşilköy ismi; söyledik ya, göz alabildiğine uzanan ovanın her baharda büründüğü renktir... İnsanların yaşama sevincinin, umudunun, emeğinin rengidir... Çalışmayla, umutla, emekle, alın teriyle sulanarak yeşerir ova... Boşuna değildir insanoğlunun yeşili cennetin rengi olarak anması, ruhunu bu rengin çağrışımlarında dinlendirmesi, yüceltmesi... 

Ne var ki, muhtarlık hakkını kazandığı aynı yıl, Yeşilköy ismi, "Yeniköy"e dönüşmüştür. Bir başlangıcın ismidir "Yeni...", yani ayrı değildir "Yeşil..."in özünden. Tam tersine bütünleyici, eksik kalan yanlarını gidericidir. Nedir eksik olan? Tabii ki daha çok insanın yaşamıyla birleşmesi, birleştikçe insanlarla çoğalmasıdır. Hızla çoğalmıştır Yeniköy ahalisi... Yıllarca kıl çadırlarda yaşayarak, hayvanlarını beslemek, geçimlerini sağlamak için hep yeşilin ardına takılı göç hayatı yaşayan yörüklerin, yerleşik hayata geçmek için en çok tercih ettiği yerlerin başında gelmiştir Yeniköy... Yalnızca yörüklere değil, anayurt özlemi çeken, savaş mağduru muhacir soydaşlarımıza da kucak açmıştır Yeniköy. Onların yurt özleminin sona erdiği adres olarak... 

Yeni olduğu için, yani onlarca ailenin farklı bir yaşam başlangıcı yaptığı yer olarak "Ak" sözcüğünü de hakeder Yeniköy. 1991 yılında belde olunca birleşir isminde bu iki kavram; "Ak-Yeniköy" olur daha iyisi, daha güzeli için çalışkan, sevecen, inatlı, inançlı insanların yaşadığı yerin adı. Rakamlar yanıltmasın sizi; yakın tarihimizin örnek bir gelişim sürecinin yaşandığı Ak-Yeniköy, başta da söylediğimiz gibi yanı başındaki Milet Antik Kenti'ne kadar uzanan, bir ucu yüzlerce yıllık yörük kültüründen, geleneğinden beslenen, diğer ucu her biri başlı başına bir tarih kitabı konusu olan muhacir soydaşlarımızdan güç alan köklü ve güçlü bir geçmişin mirasçısı, bu mirasa farklı açılımlar getirerek, geliştirerek yaşatan insanların yöresidir Ak-Yeniköy... 

Çit bir baraka ile muhtarlığı kurulan, bugün Didim'in yüzakı bir belediyeye sahip olan Akyeniköy; mirasının ve misyonunun bilinciyle, yanlış anlayış ve politikalarla kördüğüm olan, kaderine terkedilen iki ayrı realiteye; tarıma endeksli bir ekonomik yapıya ve Ege'nin bir araya getirilmeyen, getirilemeyen iki yakasına, akılcı, dirençli ve özgüven sahibi yaklaşımlarla direnmekte, tam anlamıyla akıntıya karşı kürek çekmektedir. Bir taraftan 90 bin kişinin yaşayabileceği çağdaş bir kent olmanın altyapısını hazırlarken, diğer taraftan insana yakışır en güzel uğraşı, tarih huzurunda haklı olmanın bilinciyle, Ege'de "Barış" için küçük ama bir o kadar da dev adımlar atmaktadır.

Yeryüzünde hiçbir şey kendiliğinden olmamaktadır. Her şey bilinçli ya da bilinçsiz bir tercihin sonucudur. Bu gerçeğin kurulduğu ilk günden beri ayırdında olan Ak-Yeniköy, içinde Varolluğu her zaman birimiyle bütünleşmeyi, bunun gerektirdiği her türlü birikimsel çalışmayı yapmayı, dahası bu zaman dilimine katkıda bulunmayı bilmiş bir yapıdadır. Bu nedenle vardır ve gelecekte de var olacaktır... Hem de tarihin bir barış güvercini kadar beyaz sayfalarında hak ettiği onurlu yeri alarak, geleceğin modern ve barış dolu dünyasına adını yazdırarak... Akyeniköy'ün ilk Belediye Başkanı Recep Karakaya'dır.